Kelebek Perisi
20 Şubat 2012 Pazartesi
'Hikaye
Bugün, kişiler çok sahte. Gülücükler saçma. Verilen selamlar bile içten değil. Mutluluk dedikleri şey boş zamanla beraber gitti, bağlantısız. Kum saatinde en tepedeki kumum ve zamanın dolmasını bekliyorum dipteki en yüksekte olmak için. Kurulan cümleler ıslanmış sigara kadar can sıkmaya yönelik. Bence susmak en güzeli. Ne de olsa birgün biri gelecek, öpecek ve geçecek. Pff..
17 Ocak 2012 Salı
Gülümseyin!
Soyutlanmak kadar çirkefine rastlamadım! Yüzler, gülüşler hep çok sahte. Hep bir memnuniyetsizlik ve bir o kadar saydam kişilikler. Bugün var yarın yok kimseler. Üzerine roman yazılası aşklar var çemberimde. Yalnız duyuyorum onları, gören yok henüz. En çok kim aşıksa hep o üzülüyor. Cevapsız aramalar üzerine kurulu ilişkiler ve "zaman tüneli"ne sığdırılmış hayatlar. İsyan değil ki bu serzeniş. Sabah gözünü ilk açtığında aynada gördüğünle aynı değil fotoğraflardaki suretler. Neden böyle? Hangisi daha gerçek? Ya da biz hangisini daha çok sevelim, gerçeği mi oynanmışı mı? Söylediğim sözler doğru, şüphe etmeyin. Arkasında açık aramayın ya da mantığı sorgulamayın. Kimlerin flu olduğunu araştırmayın. Belki gerçekten olmuş bir sürü sevgilisi ya da öteki seviyor boğmayı. Cephe almayın, inanmayın ama önyargılarınızı yıkın. Belki gerçekten bir yerde vardır bir beyaz atlı prens. Bunu boşverin yok öyle birşey! Bu sadece masal. İçinde yaşadığınız balondan çıkın ve görün artık gerçekleri. Ne prens ne prenses ne beyaz bir at var ortalıkta. Hepimizin mutlu olmak için uydurduğu saçma yalanlardan biri bu! Söyleyeceklerim bu kadar.
10 Ocak 2012 Salı
"Hüzün Dürbünümde Seksen Gün"
En çok ben kahkaha atıyorum. Sessizliğin içinde bir uçurumum. İçine düşen herşey, herkes, her ses kaybolmaya, yokolmaya mahkum. Küstahlık dizboyu! Tokalaşmak yok, temas yasak. Gözlerim değemez kimsenin gözbebeklerine. Kuluçkaya yatmış bir yılanın sekseninci günü beklemesi gibi bir bekleyiş benimkisi. Seksen gün vazgeçmek hayattan.. Ya da bilirsiniz, uçan balonlara gözden kaybolana kadar bakmak kadar amaçsız.. Atmosferin dışına çıkabilmeleri kadar imkansız.. Gerçekten bilir misiniz bazen sessiz kalmayı? En büyük erdemi gerçekleştirebilenlerden misiniz? Las Vegas'a gidip kumar oynamak istiyorum. Bir göl evinde kimsesiz bir hafta yaşamak.. Film izlemek, sesli sesli ağlamak.. İstiklal'de kalabalığın arasında kaybolmak.. Makyaj yapmamak.. Böyle bir psikoz yaşadığım. Üzerime yapışmasından korkuyorum. Kaldı yetmiş dokuz. Şimdilik uyuyorum..
16 Aralık 2011 Cuma
Değmeyin Keyfime!
Mutluluklarım var ve umutluluklarım. Huzurum yerinde bu ara. Sahip olmak istediğim herşeyim mevcut hayatımda, ne mutlu. Kalp kırıklıklarımı kenara attım "Eyvallah"ı oynuyorum. İnsanın çevresine reel gülücükler atması ne güzel.. Nazar boncuklarım hiç ayrılmasın yanımdan, gözü değmesin kimsenin. Olanın da çıksın! Öyle.
11 Aralık 2011 Pazar
Sek Olsun
Cidden ilginç kafalar bunlar. Pesimiste bağlamaya gerek yok hiç. Açıkçası kimsenin düzen bozduğu yok herkes uyuyor. Düşüncelerimi anlatabildiğim zamanlar değil bunlar. Çok içmişim, kafam güzel mesela. Ya da istediğim şeyi yaşıyorum sadece hepsi bu. Görmek istediklerimi görüyorum ve duymak istediklerim bunlar. Rol yapmıyorum o an. Uyuyorum. Uyandığımda herşey yine aynı. Düzeni bozan yok herkes uyuyor yine. Sol kolumun üzerine yatmışım. Uyuşmuş feci şekilde. Midem hala bulanıyor. Çok su içiyorum, doymuyorum su içmeye. Sonra üşüyorum. Düşünüyorum, çok şeyi unutmuş beynim. Ya da silik şeyler işte. İstediğim bu aslında ondan oluyor bunlar hep. Anlattıklarımı unuttum. Sahneler kesik kesik. Hayat keşke bu kadar "etobur" olmasaydı. Sıyrılmalıyım bu baş ağrısından. En iyisi yeniden uyumak. Şimdi yine uyuyorum. Gözlerim açık..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)