Belki hergün biraz daha teslim olmanın verdiği vazgeçilmezlik yoksunluğu var üzerimde. Ya da belki yabancılığın tuhaf oyunları yaşadığımız. Gitsen, bitsek çok özleriz birbirimizi. Kendi adıma, yapamam sensiz. Çok zaman alır. Hiçliğin can yakar, inan.. Alışılır elbet. Sevmeyi bilmeyen kalbim çok sevda atlattı. Ben sevdim de atlattım sandım, meğer herşey bir düzenden ibaretmiş sadece. Bir gün, biri geldi ve sevmekten anlamadığımı söyledi. Şaşırmadım. Çünkü madem sevmiştim neden vazgeçmiştim? Halbuki onu gerçekten sevdim.
Soğuk... Yağmur damlacıkları değerken hücrelerime, imkansızlığı düşünürüm. Neden sorusuna yanıt aramam öyle zamanlarda. En güzeli de bu olsa gerek. O anın ambyansına kaptırırım kendimi. Gökyüzü salarken su tanelerini üzerime, yeşermeye çırpınan tohumlar gibi heyecan duyarım..
Bu şehri seviyorum. Çocukluğumu hatırlatıyor bana. Masumiyeti dolayısıyla.. Yusufçuk böceklerini, deprem kargaşasını, turunç kokusunu hatırlatıyor. Bir gün terketme ihtimali içimi ürpertiyor. Ama sanırım senden çok sevmiyorum sevgilim. Hani sormuştun ya bana "Gelir misin benimle?" diye. Düşünmeden cevap verdim, hayır dedim ya sana; ben düşündüm sonra. Hergün biraz daha kanıma işleyişinden midir bilmem, nere olsa gelirim seninle. Şimdilerde ağırlığını yitiren aşkından ziyade varlığını devam ettiren sevgin bunları düşündüren. Anladım. Sensiz olmaz. Gerçekten..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder