7 Eylül 2010 Salı

Öylesine Bir Gün Yine Güneş'li Ay'lı.

Yabancı müzik müptelası olsam da "Bülent Ortaçgil" dinlemek beni en az "Beatles" kadar rahatlatmıştır hep. Kitap okumak gibi birşey bu da, olmazsa olmaz...



Kendimi kalabalık ve uzak hissettiğim günler bunlar. Sanki hergün bir adım daha uzaklaşır gibiyim sevdiklerime. Bazen uzun zamandır görmediğim bir arkadaşımı web sitenin birinde görüp selam verememek gibi birşey. Yakın, sıcak ama uzak.


Belki boş kalmışlığın verdiği sıkıntıyla hep birşeyler karalama isteği kanımın hızlıca akmasını sağlıyor. Her yeni gün, güneşin doğması gibi "Olmalı!" diyorum. Az da olsa olmalı. Değil mi?


Bugün kardeşimle aklımızda en çok yer eden kitabı konuşurken "Evet, çok güzeldi. Keşke bitmeseydi." dedim. Onayladı. Birbirimize baktık ve sözcükleri kullanmadan klişe olan "Her güzel şeyin bitmesi" geldi aklımıza. Şimdi düşünüyorum da güzel olmayanlar bitmiyor. Yolsuzluk, savaşlar, saçma yasalar, insanların yere fütursuzca tükürmesi... Çirkin ve yıllardır bitmeyen.


Biraz daha Ortaçgil dinleyip dinlenmeliyim. Zira uyanmak zor olur sabah. Belki orda bir yerde bana ihtiyaç duyan bir ihtiyar vardır. Ona gitmeliyim. Özledim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder